“ITM, Tekstil Sektörünün Yanı Sıra İstanbul’a da Değer Katan Bir Fuar”

ITM, Tekstil Sektörünün Yanı Sıra

İstanbul’a da Değer Katan Bir Fuar

İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, “ITM Fuarı’nın İstanbul’un fuarlar şehri olarak algılanmasında, markalaşmasında önemli katkısı olduğunu söylemeliyim. İstanbul Ticaret Odası Başkanı olarak ITM’de bir önceki fuarda ortaya konulan başarı grafiğini daha da yukarıya tırmandıracak profesyonelce bir çalışmanın izlerini görmekten büyük sevinç duyuyorum.” dedi.

İstanbul, Türkiye ekonomisinin lokomotif şehirleri arasında başı çekiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre; Türkiye’nin genel ihracat performansına, iller bazında en büyük katkıyı İstanbul sağlıyor. Genel ihracatımız 2019 yılının Ocak-Eylül döneminde 125 milyar 765 milyon Dolar’a ulaştı. Bu sayıya, iller bazında en yüksek katkıyı, toplam içindeki payı yüzde 50’den fazla olan İstanbul verdi. 2019 yılının ilk dokuz ayında İstanbul’un ihracatı 63 milyar 621 milyon Dolar düzeyinde gerçekleşti.

Dünya ticaretinin başkentlerinden biri sayılan İstanbul, iş dünyasının da en büyük meslek örgütü olan İstanbul Ticaret Odası’na (İTO) ev sahipliği yapıyor. İstanbul’daki 81 meslek grubunu ve 400 bin firmayı temsil eden İTO’ya ise Şekib Avdagiç başkanlık ediyor.

Nisan 2018’den beri İTO Yönetim Kurulu Başkanlığı koltuğunda oturan Şekib Avdagiç ile ITM 2020 News gazetemiz için bir röportaj gerçekleştirdik.

■ Tekstil sektörü, sağladığı katma değer ve ülkenin cari açığının kapatılmasında üstlendiği öncü rol ile Türkiye ekonomisi, sanayisi ve ihracatı için büyük önem taşıyor. Tekstil sektörünün 2019 yılı yatırımları ve ihracatının seyri hakkında beklentilerinizi ve tahminlerinizi açıklar mısınız?

Tekstil sektörü, Türkiye’nin geçmişten bugüne uluslararası pazarlarda ciddi ve önemli üstünlüklere sahip olan öncü sektörleri arasında bulunuyor. Aynı zamanda Türkiye ekonomisinin, ihracata dönük bir modeli benimsediği 1980’den itibaren de en çok katma değer üreten, küresel rekabette var olmayı bilen ve nihayet ülkemiz için sorun olan cari açığın kapatılmasına katkı sunan sektör oldu. Türkiye’nin ihracatında uzun dönem birinciliği hiçbir sektöre kaptırmadı. Günümüze gelince; bildiğiniz gibi son dönemde dünya ekonomisinde yaşanan ticaret savaşları, daralma vs. gibi genel sıkıntılar bizim ekonomimize de yansıdı.

Tüm bu gelişmelerden tekstil sektörümüz de etkilendi. Bu durum, ihracat oranlarımıza yansıdı. Sözgelimi 2019’un Ekim ayında tekstil ihracatımız yüzde 5,2 oranında gerileyerek 887 milyon Dolar değerinde gerçekleşti. 2019 yılının ilk on ayına baktığımızda ise toplam tekstil ve hammaddeleri ihracatımızın yüzde 5,5 oranında bir azalış ile 8,3 milyar Dolar olduğunu görüyoruz. Ancak toparlanma işaretlerinin de kendini gösterdiğini hemen ilave etmeliyim.

2019 ihracat istatistikleri bize tekstil sektörü bakımından bir başka noktayı daha gösteriyor. 2019 yılının Ocak – Ekim döneminde tekstil ihracatımızda en fazla artış kaydedilen ülke grubu yüzde 9,9 oranında artış ile Türki Cumhuriyetler, bir başka ifadeyle; Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan oldu. En fazla gerilediği ülkeler grubu ise yüzde 13,4 oranında bir azalışla Asya ve Okyanusya ülkeleri oldu. Bu noktaya dikkat ederek gerekli önlemleri alıp pazar kaybını ortadan kaldırmalıyız. Bu konuda hem firmalarımıza hem de Ticaret Bakanlığımıza eksikleri tamamlayacak pazar politikaları belirlemek gibi önemli bir görev düşüyor.

Sonuç olarak tekstil sektörünün sıkıntılı bir süreci en az kayıpla kapattığını, ekonomimizin dengeleme dönemine 2020 yılında hızlı bir toparlanma ortaya koyacağını söyleyebiliriz. İnanıyorum ki, Türkiye’nin en iddialı olduğu sektörlerden biri olan tekstil, bugüne kadar elde edilen kazanımların üzerine yeni kazanımlar koyabilecek potansiyelde ve güçtedir.

“Fuarlar Şehri İstanbul’ İmajının ve Algısının Yerleşmesini Önemsiyoruz”

■  Bacasız sanayi olarak adlandırdığımız fuarcılık sektörü ülke ekonomilerine çok ciddi katkılar sağlıyor. Örneğin; 2018 yılında Almanya’da düzenlenen fuarları, yaklaşık 10 milyon kişi ziyaret etti. 2014-2017 arasında Almanya’daki fuarlara katılanların harcamaları ise yaklaşık 14,5 milyar Euro oldu. Ekonomiye bu çapta büyük bir katkı sağlayan fuarcılık sektörünün ülkemizde geliştirilmesi için ne tür adımlar atılmalı?

Almanya için söylediklerinize bir ilave de ben yaparak başlayayım. Almanya II. Dünya Savaşı’nda bütün sanayi şehirleri yerle bir edilmiş, nitelikli insan gücünü kaybetmiş bir şekilde çıktığında kalkınmasını başlattığı nokta, fuarlar oldu. Almanlar, Müttefik komutanlarını ikna ederek önemli şehirlerini farklı alanlarda birer fuar şehri haline getirdiler. Biz de İstanbul Ticaret Odası olarak bu anlayıştayız. O yüzden 1882 yılından itibaren ekonomik kalkınmamızın odak noktasına fuarcılığı yerleştirmeye çalışıyoruz. İstanbul’un mukayeseli üstünlükleri arasına fuarcılığı kalıcı olarak yerleştirmek istiyoruz. İş dünyası olarak bu konuda elimizi taşın altına soktuk. Şehrin ticaretini ve üretimini canlandıracak birçok fuarın yapılmasını sağlıyoruz. Aynı şekilde yurt dışı fuarları organize eden odamız, firmalarımızın küresel fuarlara katılarak dünya pazarında bir adım öne geçmesine aracılık ediyor.  İstanbul’un fuarcılıkta da ekonomimizin lokomotifi olduğunu düşünüyoruz. Fuarcılık, İstanbul’un marka değerinin dışa vurum alanlarından biridir. ‘Fuarlar Şehri İstanbul’ imajının ve algısının yerleşmesini bu yüzden çok önemsiyoruz.

Bugün Türkiye’de, yılda yaklaşık 450 adet fuar düzenleniyor. Bunun tam 193’ü İstanbul’da gerçekleştiriliyor. Yurdumuzun diğer bölgelerindeki fuarların önemli bölümünü de İTO’nun öncülük ettiği İstanbul Dünya Ticaret Merkezi’nin şubeleri yapıyor. Ancak bunlar Türkiye ekonomisinin gücünü daha da artırmak adına yeterli olmuyor. Türkiye’nin, fuarcılığa daha fazla yatırım yapmaktan çekinmemesi gerekiyor. Uluslararası nitelikte sadece bölgesinin değil, dünyanın da en önemli cazibe noktası olan İstanbul’da her türlü imkânı katılımcılara ve ziyaretçilere sağlayabilecek fuar alanlarımızın sayısını artırmamız gerekiyor. Çünkü fuarcılık öyle bir alandır ki, yatırdığınız her kuruş size, ekonominizi canlandırarak geri döner.

■ İstanbul Ticaret Odası, fuar ziyaretçi sayısının arttırılması amacıyla büyük çaplı uluslararası fuarlar düzenleyen organizatörlerle ne tür ortak faaliyetlerde bulunabilir? Bu konuda geliştirdiğiniz projeleriniz var mı?

İstanbul Ticaret Odası olarak biz fuarcılıkta gerekli şartları oluşturmaya gayret ediyoruz. Elbette sektördeki tüm oyunculara eşit mesafede bulunuyor, onların serbest piyasanın koşulları içerisinde gerçekleşen rekabetlerinin fuarcılığımıza olumlu yansımasını arzu ediyoruz. Sizin de sorunuzda ifade ettiğiniz üzere İTO gibi meslek örgütlerinin öncülüğünde ve bakanlıklarımızın önderliğinde fuarcılık şirketlerimizin çok daha önemli başarılara imza atacağına inanıyorum. Bu yönde bizim geliştirdiğimiz en büyük destek, Türkiye’nin en büyük fuarcılık alanını hizmete sokmamızdır. Şimdi bunu daha da genişletmek ve geliştirmek amacıyla çeşitli çalışmalar içindeyiz. Biz ülkemizde fuarcılık için çalışmalar yapıp yeni vizyonlar çizerken yurt dışı tarafını ihmal etmiyor, yurt dışındaki yabancı oda ve kurumlarla iş birliği içerisinde olmaya özen gösteriyoruz. Sonuç itibariyle İstanbul Ticaret Odası olarak fuar organizatörlerini, sektörlerin gözü kara ve cesur yol açıcıları olarak gördüğümüzü ifade etmeliyim. Gerek İTO olarak gerekse İstanbul Dünya Ticaret Merkezimiz vasıtasıyla sektörün gelişimi için bütün imkânlarımızı kullanıyoruz. Fuarcılık sektörünün, sorunlarını ve gündemlerini yakından takip ediyor, çözüm ortağı olmayı sürdürüyoruz.

■  Schengen vize zorluğu nedeniyle Avrupa’daki fuarlara gidemeyen Pakistan, Bangladeş, İran, Irak, Mısır gibi ülke vatandaşları Türkiye’deki fuarları tercih ediyor. Ülkemize yakın coğrafyalardan Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da düzenlenen fuarlara ziyaretçi çekmek amacıyla ne tür çalışmalar yapılmalı? 

Biraz önce de ifade ettiğim gibi, sektörlerine getirdikleri canlılık dışında fuarların bizatihi kendisi de bir sektördür. Türkiye’nin sadece fuar ziyaretçisi olarak ağırladıklarından elde ettiği geliri artırması bile çok önemli bir ekonomik kazanımdır. Türkiye’nin son 15 yılda ortaya koyduğu ekonomik atılım ve gelişme rüzgârını da arkamıza alarak bölgesel bir güç olmanın avantajını fuarcılıkta kullanmalıyız. Kullanmalıyız, çünkü yeterince kullandığımızı düşünmüyorum. Bunu başarmanın birinci yolu da ITM gibi küresel ölçekte ses getiren, Türkiye’yi diğer ülkelerde, ilgili sektörlerin gündemine taşıyan fuarlar düzenlemektir. Bu bağlamda ITM, fuarcılığımızın geldiği yeni seviyeyi göstermesi bakımından önemli bir örnektir.

İkinci olarak fuarları güçlendirecek ve destekleyecek şekilde etkinlikler de yapılmalı. Yani fuarlar, sadece stantların kurulduğu platformlar olmaktan ziyade o sektörün dünyada ve ülkemizde mevcut durumunun masaya yatırıldığı, yeni vizyonlar çizildiği, geleceğine ilişkin tasarı ve tasarımların konuşulduğu dinamik bir yapı olmalıdır. Alım ve satım heyetlerinin olduğu, B2B’ler ile sonuç odaklı çalışmaların da yapıldığı bir alan olmalıdır. Türkiye’de başta ITM olmak üzere, birçok fuarda bunun başarıldığını görüyorum. Ancak gelinen nokta yeterli değil, hep birlikte bunu daha da kapsamlı ve içerikli hale getirmeliyiz.

Bir de şunun altını çizmek isterim: Biz aynı sektörde birbirine yakın tarihlerde ve rakip olacak şekilde ihtisas fuarları düzenlememeliyiz. Sektörün her oyuncusu bir diğerinin rakibi değil, tamamlayıcısıdır. Fuarcılık sektörü de bir gemi gibidir. Sektörün aktörleri o geminin yolcularıdır. Eğer biri o gemideki diğer yolculara zarar vermek için bir hareket yaparsa aslında gemiye zarar verecek, en basit anlamda rotasından çıkmasına yol açacaktır. Dolayısıyla uluslararası nitelikteki ihtisas fuarlarımızın sektöre zarar vermek yerine güçlendirmesini istiyorsak bu fuarların, nadir ve öz fuarlar olarak tertiplenmesini sağlamalıyız.

■ ITM Fuarı’nın Türkiye ekonomisi ve tekstil sektörüne katkılarıyla ilgili düşüncelerinizi sizden dinleyebilir miyiz?

ITM Fuarı gerek 100’e yaklaşan ülke sayısı, gerek 1000’i aşan firma sayısı gerekse Türkiye için bir rekor sayılabilecek ziyaretçi sayısı ile yalnız tekstil sektörüne değil, İstanbul’a da değer katan bir fuardır. İstanbul’un fuarlar şehri olarak algılanmasında, markalanmasında önemli katkısı olduğunu söylemeliyim. İstanbul Ticaret Odası Başkanı olarak ITM’de bir önceki fuarda ortaya konulan başarı grafiğini daha da yukarıya tırmandıracak profesyonelce bir çalışmanın izlerine görmekten büyük sevinç duyuyorum. Dünya tekstil teknoloji liderleriyle ülkemizin güçlü tekstil oyuncularını buluşturan fuarın, Türk tekstil sektörünün çağının ihtiyaçlarını algılamada, çağına yeni ve farklı tasarımlar sunmada, üretim anlayışını küresel pazarların ihtiyaçlarına göre belirlemede ciddi bir deneyim kazandırdığını ifade etmeliyim. Fuarı düzenleyenler, ITM için bir dünya markası tanımlamasında bulunuyorlar, ben de buna aynen katılıyorum. Daha da önemlisi bu fuarın, Türk tekstilinin uluslararası başarısının simgesel bir örneği olduğunu düşünüyorum.